Büyük Sargon Mezopotamya'da birçok şehre hakimdi. Sargon'un
imparatorluğundaki şehirlerden biri de Ur'du ve bu şehirde çok
önemli bir adam yaşıyordu. Bu adamın adı Avram'dı. Kutsal metinlerde Avram şöyle anlatılır:
Uzun zaman önce Avram babası Terah ile birlikte Ur şehrinde yaşar, babasına işlerinde yardım ederdi. Terah tüccardı;
bakır, altın, gösterişli ve pahalı kumaşlar, tarçın ve tuz alıp
satardı. Ur şehrinde ticaret yaparak zengin olmuştu.
Terah mutlu olmalıydı. Ur bir tüccar için mükemmel
bir şehirdi. Tüccarların mallarını alıp doğrudan nehir üzerinden şehre gidebilmeleri için, Ur şehri Fırat Nehri'nin
hemen kıyısına kurulmuştu. Ancak Terah'ın yaşadığı
dönem zor bir dönemdi. Sargon'un ölümünden sonra
imparatorluk parçalanmıştı. Ur'un etrafındaki şehirlerin
kralları birbirleriyle savaşıyor, Guti adı verilen vahşi kabileler nehirler arasındaki toprakları istila ediyorlardı. Ur
saldırıya uğrayacak olursa şehir yakılıp yıkılabilir, Terah
bütün servetini savaşta kaybedebilirdi.
Terah sürekli endişe içindeydi. Kadim Mezopotamya
tanrılarına ne yapması gerektiğini sordu. Ur şehrinin tanrısı olan ay tanrısına olağanüstü kurbanlar sundu. Hata
Ur'un en büyük zigguratına giti ve ay tanrısından kendisini kötülüklerden korumasını istedi. (Zigguratlar rahiplerin, yanlarındaki basamaklardan tepeye çıkıp tanrılara
kurban sunabildikleri özel piramitlerdi.)
En sonunda Terah ailesiyle birlikte Ur'u terk etmeye karar verdi. Yanlarına Avram ile karısı Saray'ı da alarak daha iyi bir yer bulmak amacıyla yola çıktılar. Fırat
Nehri'nin kıyıları boyunca, yerleşecekleri bir şehir bulabilmek için yolculuk etiler. Mezopotamya'nın kuzeyindeki Harran şehrine geldiklerinde Terah burayı beğendi.
Harran insanların ticaret yapmaya geldikleri zengin bir
şehirdi. Ayrıca Harran halkı da ay tanrısına tapıyordu, o
yüzden Terah kendini burada yabancı hissetmedi.
Terah, Avram ve Saray Harran'a yerleştiler. Terah tekrar ticarete atıldı. Avram, Terah'ın kazandığı paralarla aldığı koyun, keçi ve ineklerin bakımını üstlendi. Ailenin
durumu gayet iyiydi.
Ancak Terah yaşlı olduğundan, Harran'a geldikten
birkaç yıl sonra öldü. Bundan sonra Avram ailenin ba
şına geçti.
Terah'ın cenazesi kaldırıldıktan sonraki gece Avram
karanlıkta yürüyüşe çıktı. Sürülerinin etrafındaki çitlere
kollarını dayayıp, koyun ve keçilerinin seslerini dinledi.
Hayvancılığa mı devam etmesi, yoksa babası gibi tüccar
mı olması gerektiğine karar veremiyordu. Belki de akrabalarının olduğu Ur şehrine geri dönmeliydi. Belki de ay tanrısına veya diğer tanrılardan birine ne yapmam gerektiğini
sormalıyım, diye aklından geçirdi.
Aniden bir ses duydu:
"Avram!"
Etrafına bakındı ama kimseyi göremedi.
"Kimsin sen?" dedi. "Tanrılardan biri misin?"
"Ben tekim;' dedi ses."Benden başka Tanrı yok!"
"Benim ne yapmamı istiyorsun?" diye sordu Avram.
"Harran'dan ayrıl;' dedi Tanrı. "ona göstereceğim diyara git. Orayı sana ve çocuklarına vereceğim. Sizi büyük
bir kavim yapacağım! Dostlarınızı kutsayıp düşmanlarınızı lanetleyeceğim. Dünyadaki herkes de senin sayende
kutsanacak."
Yahudiler
Tanrı Avram'a Kenan diyarına gitmesini söyledi. Avram
daha önce Kenan'a gitmeyi hiç aklından geçirmemişti.
Ne de olsa orada büyük ticaret şehirleri yoktu. Hiç nehir
de yoktu. Bildiği tek medeni yer olan Mezopotamya'dan
çok uzaktaydı. Kenan'da tuhaf, vahşi kabileler yaşardı.
Oraya neden gidecekti ki?
Yine de Avram Tanrı'nın kendisine söylediği şeyi yapmaya karar verdi. Yanına karısı Saray ile bütün hizmetkar,
koyun, keçi, inek ve develerini aldı. Hepsi birlikte güvenli
Harran şehrini terk edip yabana doğru yola çıktılar.
Nihayet Kenan'a vardılar. Oraya ulaştıklarında Tanrı
Avram'a tekrar göründü.
"Seninle bir anlaşma yapacağım;' dedi Tanrı Avram'a.
"Bana itaat ve ibadet et. Sen yepyeni bir kavmin kurucusu olacaksın ve ben de sana, çocuklarına ve torunlarına
tüm Kenan diyarını vereceğim. Arık senin adın Avram
değil lbrahim olacak, çünkü lbrahim 'birçok çocuğun
babası' demektir. Saray'ın adı da Sara olacak çünkü Sara
'prenses' demektir. Sara da bütün kavmin annesi olacak:'
lbrahim bunun çok komik olduğunu düşündü çünkü
o yaşlı bir adamdı, sizin büyükanne ve büyük babanızdan bile yaşlıydı. Tanrı'nın vaadine çok güldü. "Sara ve
ben nasıl çocuk sahibi olabiliriz?" diye sordu Tanrı'ya.
"Tanrı için hiçbir şey imkansız değildir!" dedi Tanrı. Ve
ertesi yıl Sara en az doksan yaşındayken bir çocuk doğurdu. İbrahim ve Sara oğullarına "kahkaha" anlamına gelen
ishak adını verdiler çünkü Tanrı'ya gülmüşlerdi.
İshak'ın Yakup adında bir oğlu oldu. Sonra Yakup'un
da on iki oğlu oldu. Bu on iki oğul da kendi ailelerini kurdular. Bütün bu aileler Kenan'da yaşadılar.
En sonunda Yakup'un oğullarının her birinin kendi
isimlerini taşıyan bir kavmi oldu. Yehuda kavmi, Yakup'un
oğlu Yehuda'nın ismini almıştı. Benyamin kavmi en kü
çük oğlunun ismini taşıyordu. Bu on iki kavim lsrailoğulları yani Yahudiler olarak tanındılar
Dünya Tarihi: 1. Cilt: llkçağ: En Eski Göçebe Halklardan Roma İmparatorluğu'nun Çöküşüne/ Susan Wise Bauer
Güncel Video
Osmanlı Kayı Boyundan Değil Midir ?
Popüler Yayınlar
Müzik Dinle
Blog Arşivi
-
▼
2017
(80)
-
▼
Ocak
(19)
- E-Kitap Gaspıralı İsmail'in Kırım’da Yayınlanan İl...
- E-Kitap İstanbul Ansiklopedisi 11 Cilt
- E-Kitap Kırım Davası'nı Türk ve Dünya Kamuoyuna Ul...
- 26 ağustos Büyük Taarruz ve 30 Ağustos 1922 Başkom...
- E-Kitap Ermeni Soykırım Tezlerinin Dayanaklarından...
- E-Kitap Prens Sabahattin İttihad ve Terakki Cemiye...
- Hristiyanlık Tarihi ; İsa Evlendi Mi ?
- E-Kitap Gaspıralı İsmail'in Kırım’da Yayınlanan Ga...
- Budizm’in Kutsal Metinleri; A - Pali Kanon
- Mehmet Emin Yurdakul'u Minnet İle Anıyoruz
- Anadolu Ahiliğinin Teşekkülündeki Rolü Açısından F...
- Ahmed Cevdet Paşa ; Napolyon Bonapart ile İlgili K...
- Çanakkale Kara Savaşları Sırasında Türk Propaganda...
- Tanrı'nın İbrahim'le Konuşması
- E- Kitap Fazıl Ahmed Paşa, Mehmet Asım Bey ve Nur...
- II. Leopold’ün Kongo’daki İşkencelerine Tepkiler
- Bazı kere siyah beyaz bir fotoğraf çok şey anlatır...
- E- Kitap Balkan Harbi Trakya Seferi (Osmanlıca)
- Kıbrıs Adası’nın Geçici Olarak İngiltere’ye Devri ...
-
▼
Ocak
(19)
0 yorum:
Yorum Gönder