Cahiliye Araplarına Göre Ölüm
Cahiliye Araplarına Göre Ölüm
Ölümün Cahiliye Arabı için neyi ifade ettiği, bir yok oluşu mu yoksa yeni bir başlangıcı mı simgelediği sorusuna verilecek doğru cevaplar konunun netleşmesine ciddi anlamda katkı sağlayacaktır. Öncelikle Cahiliye Arabı kendilerine takdir edilen bir ömrün bulunduğunu ve bunun bir sonunun da olduğuna inanıyorlardı. Adına "ecele" denilen bu kaziyeye inanan dönemin insanlarına göre her bir yaratılmışın bir vadesi vardır. Bir adamın vadesi dolmadan ölmesi mümkün olmadığı gibi vadesi dolduktan sonra da bu dünya da varlığını sürdürmesi de imkansızdı.(59) Ölümü "sükün" olarak isimlendiren Cahiliye Arapları bunu söylerlerken de "ruhun" bedenden ayrılmasından sonra "bedenin" dinginliğe kavuşmasını kastederlerdi. Dolayısıyla "bedenin rahatladığı" anlamında "ölümü" "sükun" olarak isimlendiriyorlardı. (60) Onlara göre insan "ruh" ve "beden" olmak üzere iki parçadan oluşmaktaydı. Adına "nefs" denilen "ruh", son nefes ile bedeni terk ettiği için adını da nefesten almıştı. (61) Son nefesle ağız ve burundan bedeni terk eden ruh, ölümsüz olup vücuttan çıktıktan sonra bir kuşa dönüşür ve yaşardı.(62)Eğer ölen insan, biri tarafından yaralanmış veya öldürülmüşse nefs bedenin yaralanan kısmından çıkmak suretiyle vücudu terk eder ve adına "hamme" denilen bir kuşa dönüşerek yaşarken (63) her yüz yılda bir mutlaka kabrinin başına döner ve "Beni sulayınız, beni sulayınız!" diyerek intikamının alınmasını isterdi. (64) İbn Side ise herhangi bir adam bir musibete uğradığı zaman başından çıkan kuşa "hamme" denildiğini söylemektedir.(65) Cahiliye Arabına göre vücuttan ayrılan ruh, önceleri küçücük bir kuş halinde iken zamanla büyür ve büyükçe bir baykuşa dönüşürdü. Bu kuş aynı zamanda beden ile aile arasındaki ilişkiyi de sürdürürdü. Ailenin erkek üyelerinin durumunu düzenli bir şekilde bedene ulaştırdığına da inanılırdı. (66) Dolayısıyla Cahiliye Arabının bu inancı zaten ölümden sonra farklı bir şekilde olsa bile bir yaşamın varlığını kabul ettiğini açıkça göstermektedir. Bilindiği gibi Hz. Peygamber birçok hadiste bu anlayışın İslam ile çeliştiğini söylemektedir. Hz. Peygamber İslam'ı tebliğ etmeye başladığı zaman Cahiliye Arapları onu sıkıştırmak için bu "hamme"yi sordukları rivayet edilmektedir. "Sana ruhtan sorarlar. De ki ruh rabbimin emrindedir. Size ondan çok az bir bilgi verilmiştir." şeklindeki İsra suresi 85. ayeti kerimesinin bununla ilgili nazil olduğu nakledilmektedir.Görüldüğü gibi Cahiliye Arabı öldükten sonra bir yok oluşa inanmamaktadır. Aksine ölünün bedeni terk eden ruhunun ölümsüz olduğunu, değişik bir şekilde olsa bile yaşamını sürdürdüğüne inanmaktaydılar. Bu da onların ölüm sonrası hayatın varlığına inandıklarına dair bir başka kanıt olarak karşımızda durmaktadır.
59 Cevad Ali, Mufassal, V, 1 18.
60 Cevad Ali, Mufassal, VI, 97.
61 Cahiliye Arabına göre kan, hayatın kaynağıydı. Ona göre kan yani dem "nefsin" ikamet mahalli idi. Bir başka ifade ile Cahiliye Araplarına göre ruhun bulunduğu mahal, kandır. Kan deveranı devam ettikçe vücutta canlılık da sürmektedir. Kan bedeni terk ettiği an beden artık ölmüş olmaktadır. (Bk. Cevad Ali. Mufassal, V, 1 17 vd; Vl, 108) Muhtemelen bu inanç bir gözleme dayanmaktadır. Zira çoğunlukla hayvancılıkla uğraştıkları için hayvanlarını kestikleri zaman veya yaralandıkları zaman kanlarının akmasından sonra öldüklerini görmüş ve dolayısıyla bu sonuca varmış olmalıdırlar. Yine hanımların kanama haline de buradan üretilerek "nifas" demişlerdi.
62 Alusi, Buluğu'l-ereb, II, 311.
63 "Mesh" yani bir başka varlığa dönüşmek Cahiliye döneminde kabul edilen bir durumdu. Nitekim İsaf ve Naile'nin insan oldukları, Kabe'nln içinde günah işlemek suretiyle taşa dönüştüklerine inanırlarken, Lat'ın da bir taşın içine girerek orada yaşamını sürdürdüğüne inanıyorlardı.
64 Şehristiini, 433; Alusi, Buluğu'l-ereb, II, 31 l; Cevad Ali, Mufassal, Vl, 107.
65 İbn Side, el-Muhkem, JV, 442. 66 Alusi, Buluğu'l-ereb, il, 311.
Cahiliye Arapların Ahiret İnancı
Mehmet Mahfuz SÖYLEMEZ
Hiç yorum yok