Yahudi Mezhepleri Orta Çağ Dönemi
Samirilik
MÖ 880 yılında İsrailoğulları’nın on kabilesi başkenti Samarya olmak üzere kuzeyde İsrail krallığını kurmuşlardır. Ancak MÖ 721’de İsrail krallığı Asurluların eline geçmiştir. Bölgede yaşayana İsrailoğulları kendi geleneksel kült ve ritüelleriyle Asur dinsel geleneğinin birleşmesinden oluşan senkretist bir yapı oluşturmuşlardır. Samarya bölgesinde yaşadıklarından, temsil ettikleri dinsel geleneğe Samaritanizm de denmektedir. Samirilerle güneydeki Yahuda bölgesindeki Yahudiler arasında tarih boyunca bir çekişme yaşanmış ve Samaritanizm ile Yahudilik arasındaki bu çekişme günümüze kadar devam etmiştir. Sürgün sonrası Kudüs bölgesine geri dönen Yahudiler tarafından Yahudi olarak kabul edilmeyene Samiriler, günümüzde sayıları az olmakla birlikte Yahudilere karışmaksızın varlıklarını sürdürmektedirler. Yahudilerin Sina Dağı’na karşılık Samiriler Gerizim Dağı’nı kutsallaştırırlar ve Paskalya kurbanını burada yaparlar. Eski Ahit’in Torah bölümüne alternatif bir Torah’a sahiptirler ve bu kitabın varlığı Hz. İsa dönemi öncesinden beri bilinmektedir
Ferisilik
Kökleri Hristiyanlıktan önceye uzanmakla birlikte Hz. İsa zamanındaki en yaygın Yahudi mezhebidir. Ferisilik, dinsel kaynak olarak kendi döneminin diğer Yahudi mezhebi olan Sadukiliğin aksine Eski Ahit’in yanı sıra Sözlü Torah olarak adlandırılan sözlü geleneği de kabul etmekteydi. Bu çerçevede ruhun ölümsüzlüğü, ölümden diriliş, cennet ve cehennem inancı Ferisiler tarafından benimsenen esaslardır. Yeni Ahit’e göre Ferisiler, Hz. İsa’ya en yoğun muhalefet edenlerdi; Hz. İsa’nın bunlara karşı yaptığı bir çok tenkit ve konuşma çeşitli Yeni Ahit metinlerinde yer almaktadır. MS 70 yılından mabedin ikinci kez yıkılışının ardından ortadan kalktığı düşünülen Ferisilerin sahip olduğu pek çok inancın yazılı ve sözlü Torah’ı esas alan Rabbinik Yahudilik içinde varlığını sürdürdüğü düşünülmektedir.
Sadukilik
Etkisi Hz. İsa döneminde devam eden Yahudi mezhebi Sadukilik, daha ziyade rahipler aristokrasisi arasında yaygındır. Sadukiler mabetteki ibadeti yönetme hakkına sahip, ırsi olarak geçen rahipliği elinde bulunduran küçük bir gruptur. Ferisiliğin aksine Sadukilik dinsel kaynak olarak sadece yazılı geleneği kabul ederken, “Sözlü Torah” olarak adlandırılan sözlü geleneğe dinsel açıdan itibar etmemişlerdir. Bu nedenle Sadukiler ölüm sonrası yaşam, meleklerin ve ruhların varlığı gibi düşüncelere karşı çıkmışlardır. Bu dönemde Sadukiler özellikle Kudüs’te ve tapınakta etkin olmuşlardır. Yahudi halkının aristokrat sınıfından olduklarından ülkelerinde egemen olan bütün erklerle iyi ilişkiler içinde olmuşlardır. Ancak mabedin ikinci kez yıkılışının ardından zaman içinde ortadan kalkmışlardır. Sadukiliğin inanç esaslarının MS 9. asırda kurulan Karailik mezhebi içinde yaşatıldığı söylenebilir.
Essenilik
Essenilik mezhebi yaklaşık olarak MÖ 2. asır ile MS 2. asır arasında varlık göstermiş asketik nitelikli bir Yahudi mezhebidir. Toplumsal yaşama çok önem veren Esseniler son derece organize edilmiş bir hayat tarzına sahip olmuşlardır. Yahudiliğin Kudüs merkezli resmî din anlayışına karşı çıkarak Kudüs dışındaki kırsal bölgelere çekilmişler ve bu bölgelerde kendi sosyal ve asketik düşüncelerine uygun hayat biçimi sürdürmüşlerdir. Esseni cemaatinin mensupları birbirlerine dinî bir yemin ile bağlanmışlardır. Mezhep üyeleri beyaz kıyafetler giyinmeyi tercih edip bekârlığı esas alan bir yaşam sürerlerdi. Savaş ve ticarete karşı olan cemaat üyeleri geçimlerini kendi el emeği ürünlerle karşılamışlardır. İnanç esasları bakımından Ferisilik mezhebine benzeyen Esseniler ölümden sonra dirilmeye, kıyamet sonrası yargılamaya ve meleklerin varlığına. Günümüzde pek çok araştırmacı Kumran Metinleri’nin bir Yahudi mezhebi olan Essenilere ait olduğunu savunmaktadırlar. “Ölü Deniz Yazmaları” olarak da bilinen Kumran Metinleri 1947 yılından itibaren Ölü Deniz’in kuzey batı ucunda yer alan Kumran tepeleri civarındaki mağaralarda bulunan oldukça önemli Aramca ve İbranca yazma eserlerdir.
Karailik
“Karaim” olarak da bilinen Karailik Rabbinik literatürü reddederek öğretilerini Eski Ahit’e dayandıran Yahudi mezhebidir. MS 8. asırdan beri bilinen Karailik mezhebinin kurusunun Anan ben David olduğu söylenir. Anan yazdığı eserinde Talmud’u reddetmiş ve tüm öğretilerinde kutsal kitabı ölçü aldığını ifade etmiştir. Eski Ahit’i anlayıp yorumlamada, zahiren ve harfi harfine anlama yöntemi olan literalizmi ilke edinen Karailer sept günü ateş yakmaz, hiçbir iş yapmaz ve yıkanmazlar. Karailer olarak adlandırılan bir grup Yahudi, Yahudilerin Müslüman idaresi altına girmeden hemen önce 700 yılının başında Babil’de ortaya çıkmıştır. Karailer rabbilerin otoritesini reddeder ve sadece Pentatök üzerine vurgu yaparak sözlü Tevrat’a ittiba etmez. 1100’lü yıllarda İspanya’daki Yahudilerin rabbinik geleneği farklı felsefi ve politik bağlamlar içinde yeniden canlandırmasıyla Karailerin etkisi azalmıştır. Ancak Karailer günümüze kadar varlıklarını sürdürmüşlerdir.
Hasidizm
İsrael ben Eliezar ve takipçileri tarafından kurulan bir Yahudi akımıdır. 17. asırda vuku bulan Cossack katliamı Yahudiler arasında büyük korku ve tedirginlik yaratmıştı. İsrael ben Eliezar, Yahudi toplumu arasındaki yozlaşma ve ruhsal depresyona karşı iman ve dindarlığı yaymak amacıyla Ukrayna ve Polonya Yahudileri arasında yıllarca çalıştı. Bu sırada geleceğe bakmaktan ziyade günlük hayatta Tanrı’nın varlığını ve duanın değerini vurguladı. Taraftarları ise cezbe içinde ilahiler söylemeyi ve dans etmeyi adet edindiler. Hareketin lideri kendilerini “mükemmel dindar” anlamına gelen Zaddik olarak nitelediler. Hasidizm Avrupa’da hızla yayılarak 19. asrın ortalarında Doğu Avrupa Yahudilerinin neredeyse yarısını içerecek kadar ilgi görmüştür. Ancak modernizmin etkisinin artmasıyla Hasidizm hareketi zayıflamaya başladı.
Kabalacılık
Kabala Yahudi mistisizminin genel adını ifade etmektedir. Kitab-ı Mukaddes’in gizemli yorumlarına dayalı olan Kabala kültünün Filistin’de başladığı düşünülmektedir. Ancak Kabalacılık 6. asırdan itibaren Babil bölgesinde gelişmiştir. Kabalacılık kültünün gelişimi sırasında iki önemli metin ortaya çıkmıştır. Bunlardan ilki, ulûhiyetin boyutlarını veren şiur Komah ya da İlahi Yüceliğin Ölçüleri’dir. Diğeri ise sayı ve harflerin yaratıcı gücünü tartışan Sefer Yesirah ya da Yaratılış Kitabı’dır. Sonraki dönemlerde Kabala kültü batı Avrupa’da Yahudi diasporası arasında yayılmıştır. 13.asırda Yudah, Almanya’da Sefer Hasidim’i yazmıştır. Ayrıca İspanya’da Moses de Leon, daha sonraları Yahudi mistisizminin temel kitabı hâline gelecek olan Zohar’ı derlemiştir. Kabala kültüne dayalı sistemi ifade eden Kabalacılık’ta Tanrı’dan En Sof (sınırsız) olarak bahsedilir. 1100’lü yıllarda Kabalizm Yahudilik içindeki mistik kökenlere dayalı olarak ortaya çıkmıştır. Kabalacılık Talmud’a sıkı bir bağlılığı gerektirmekle birlikte bu metnin rabbilerin yorumlarının ötesinde içerdiği gizli mistik telkinlerin keşfini hedeflemiştir. Kabalizm, Yahudilerin Avrupa’da baskı altına girmeleri ve bu baskılardan kurtulmaları döneminde Yahudiliği canlandırıcı bir etki sağlamakla birlikte ezoterik ve gizli öğretileri nedeniyle Talmud otoritelerince şüpheyle karşılanmıştır
Sabataycılık
Yahudilik tarihinde ortaya çıkan Sabataycılık akımının kurucusu, 17. asırda yaşamış olan Yahudi mistiği ve Mesih olduğu iddiasında bulunan Sabatay Zvi’dir. İzmir’de doğmuş olan Sabatay, Zohar üzerinde çalışmış ve 1648 yılında kendisinin Yahudiler tarafından beklenen Mesih olduğunu iddia etmiştir. Bu iddiası nedeniyle Mısır’a sürgün edilen Sabatay burada kendisine bazı zengin taraftarlar edinmiş ve Gaza ile Selanik’te Mesih olduğunu açıkça ilan etmiştir. Sabatay’ın bu iddiasına Doğu Avrupa’daki pek çok Yahudi inanmıştır. Ancak Sabatay’ın faaliyetlerinin zararlı hâle gelmesi üzerine Osmanlı yönetimi Sabatay’ı yakalayarak idam cezasına çarptırmıştır. Ancak Sabatay Müslüman olduğunu ifade ederek Mehmet Efendi adını almış ve idamdan kurtulmuştur. Sabatay’ın Müslüman olduğunu ilan etmesi üzerine Yahudi taraftarlarının çoğu Hasidik cemaat arasına karışmıştır. Sabatay’a bağlı diğer bir Yahudi grup ise Sabatay’ın Müslüman görünmesinin onun Mesihliğinin bir safhası olduğunu düşünerek kendileri de Müslüman görünmüşler ama gizlice faaliyetlerini sürdürmüşlerdir. Bu grup tarihte “Dönmeler” olarak adlandırılmaktadır. Mesihçi hareketler tarih boyunca Yahudiliğin özelliği olmuştur. 1500’lü yıllarda Kabalistik düşünce içindeki gelişmeler Mesihçi eğilimleri harekete geçirmiştir. 1600’lü yılların etkin gelişmelerinden birisi de Sabataycı harekettir. Avrupa ve Osmanlı İmparatorluğu içinde Sabatay Zvi’nin vaazları Mesihçi heyecan ve beklentiyi ateşlemiştir. Ancak bu hareket liderinin yakalanması ve Müslüman olduğunu ifade etmesiyle sona ermiştir
Aydınlanma (Haskala)
Aydınlanma’nın bir sonucu olarak Avrupalı ve Amerikalı Yahudiler kendi dinî ve kültürel anlayışlarını yeniden gözden geçirmeye başladılar. Öncelikle Yahudiler için seçenekler sınırlıydı. Yahudiler Hristiyan olmadıkları sürece pek çok kültürel, mesleki ve eğitim kurumlarından dışlanmaktaydı. Avrupa’nın politik ve entelektüel görünümündeki değişimlerinden sonra modern Batı toplumu içinde Yahudiler için yeni fırsatlar açılmıştır. Amerikan ve Fransız devrimleri kardeşlik ve eşitliği vaat etmiş, Napolyon’un orduları bütün Avrupa’daki Yahudileri içinde yaşadıkları gettolardan özgürleştirmiştir. Bu özgürleştirmede Yahudiler hukukçu ve öğretmen olabilecekler ve hem oy kullanıp hem de milli parlamentolarda yer alabileceklerdi. Yahudiler “özgürleştirme” sayesinde içinde bulundukları ülkenin milli toplumuyla ve milli çıkarlarıyla yakınlaşma konusunda oldukça umutlanmışlardır. Ancak bu vatandaşlık statüsü ve bu statünün vaatleri geleneksel Yahudi dinî ve kültürel çıkarlarına pahalıya mal olmuştur. Yahudiler modern dünya bağlamı içinde kendi dinî mirasını yeniden değerlendirme girişimi çerçevesinde bu hoşgörüye karşı farklı tarzlarda tavır göstermişlerdir. Bu dönemde bir kısım Yahudiler kadim inanç ve ibadetlerine katı bir bağlılığı sürdürürken özellikle kentlerde yaşayan pek çok Yahudi geleneklerini reddetmiştir
DOÇ. DR. İLYAS TOPSAKAL
MÖ 880 yılında İsrailoğulları’nın on kabilesi başkenti Samarya olmak üzere kuzeyde İsrail krallığını kurmuşlardır. Ancak MÖ 721’de İsrail krallığı Asurluların eline geçmiştir. Bölgede yaşayana İsrailoğulları kendi geleneksel kült ve ritüelleriyle Asur dinsel geleneğinin birleşmesinden oluşan senkretist bir yapı oluşturmuşlardır. Samarya bölgesinde yaşadıklarından, temsil ettikleri dinsel geleneğe Samaritanizm de denmektedir. Samirilerle güneydeki Yahuda bölgesindeki Yahudiler arasında tarih boyunca bir çekişme yaşanmış ve Samaritanizm ile Yahudilik arasındaki bu çekişme günümüze kadar devam etmiştir. Sürgün sonrası Kudüs bölgesine geri dönen Yahudiler tarafından Yahudi olarak kabul edilmeyene Samiriler, günümüzde sayıları az olmakla birlikte Yahudilere karışmaksızın varlıklarını sürdürmektedirler. Yahudilerin Sina Dağı’na karşılık Samiriler Gerizim Dağı’nı kutsallaştırırlar ve Paskalya kurbanını burada yaparlar. Eski Ahit’in Torah bölümüne alternatif bir Torah’a sahiptirler ve bu kitabın varlığı Hz. İsa dönemi öncesinden beri bilinmektedir
Ferisilik
Kökleri Hristiyanlıktan önceye uzanmakla birlikte Hz. İsa zamanındaki en yaygın Yahudi mezhebidir. Ferisilik, dinsel kaynak olarak kendi döneminin diğer Yahudi mezhebi olan Sadukiliğin aksine Eski Ahit’in yanı sıra Sözlü Torah olarak adlandırılan sözlü geleneği de kabul etmekteydi. Bu çerçevede ruhun ölümsüzlüğü, ölümden diriliş, cennet ve cehennem inancı Ferisiler tarafından benimsenen esaslardır. Yeni Ahit’e göre Ferisiler, Hz. İsa’ya en yoğun muhalefet edenlerdi; Hz. İsa’nın bunlara karşı yaptığı bir çok tenkit ve konuşma çeşitli Yeni Ahit metinlerinde yer almaktadır. MS 70 yılından mabedin ikinci kez yıkılışının ardından ortadan kalktığı düşünülen Ferisilerin sahip olduğu pek çok inancın yazılı ve sözlü Torah’ı esas alan Rabbinik Yahudilik içinde varlığını sürdürdüğü düşünülmektedir.
Sadukilik
Etkisi Hz. İsa döneminde devam eden Yahudi mezhebi Sadukilik, daha ziyade rahipler aristokrasisi arasında yaygındır. Sadukiler mabetteki ibadeti yönetme hakkına sahip, ırsi olarak geçen rahipliği elinde bulunduran küçük bir gruptur. Ferisiliğin aksine Sadukilik dinsel kaynak olarak sadece yazılı geleneği kabul ederken, “Sözlü Torah” olarak adlandırılan sözlü geleneğe dinsel açıdan itibar etmemişlerdir. Bu nedenle Sadukiler ölüm sonrası yaşam, meleklerin ve ruhların varlığı gibi düşüncelere karşı çıkmışlardır. Bu dönemde Sadukiler özellikle Kudüs’te ve tapınakta etkin olmuşlardır. Yahudi halkının aristokrat sınıfından olduklarından ülkelerinde egemen olan bütün erklerle iyi ilişkiler içinde olmuşlardır. Ancak mabedin ikinci kez yıkılışının ardından zaman içinde ortadan kalkmışlardır. Sadukiliğin inanç esaslarının MS 9. asırda kurulan Karailik mezhebi içinde yaşatıldığı söylenebilir.
Essenilik
Essenilik mezhebi yaklaşık olarak MÖ 2. asır ile MS 2. asır arasında varlık göstermiş asketik nitelikli bir Yahudi mezhebidir. Toplumsal yaşama çok önem veren Esseniler son derece organize edilmiş bir hayat tarzına sahip olmuşlardır. Yahudiliğin Kudüs merkezli resmî din anlayışına karşı çıkarak Kudüs dışındaki kırsal bölgelere çekilmişler ve bu bölgelerde kendi sosyal ve asketik düşüncelerine uygun hayat biçimi sürdürmüşlerdir. Esseni cemaatinin mensupları birbirlerine dinî bir yemin ile bağlanmışlardır. Mezhep üyeleri beyaz kıyafetler giyinmeyi tercih edip bekârlığı esas alan bir yaşam sürerlerdi. Savaş ve ticarete karşı olan cemaat üyeleri geçimlerini kendi el emeği ürünlerle karşılamışlardır. İnanç esasları bakımından Ferisilik mezhebine benzeyen Esseniler ölümden sonra dirilmeye, kıyamet sonrası yargılamaya ve meleklerin varlığına. Günümüzde pek çok araştırmacı Kumran Metinleri’nin bir Yahudi mezhebi olan Essenilere ait olduğunu savunmaktadırlar. “Ölü Deniz Yazmaları” olarak da bilinen Kumran Metinleri 1947 yılından itibaren Ölü Deniz’in kuzey batı ucunda yer alan Kumran tepeleri civarındaki mağaralarda bulunan oldukça önemli Aramca ve İbranca yazma eserlerdir.
Karailik
“Karaim” olarak da bilinen Karailik Rabbinik literatürü reddederek öğretilerini Eski Ahit’e dayandıran Yahudi mezhebidir. MS 8. asırdan beri bilinen Karailik mezhebinin kurusunun Anan ben David olduğu söylenir. Anan yazdığı eserinde Talmud’u reddetmiş ve tüm öğretilerinde kutsal kitabı ölçü aldığını ifade etmiştir. Eski Ahit’i anlayıp yorumlamada, zahiren ve harfi harfine anlama yöntemi olan literalizmi ilke edinen Karailer sept günü ateş yakmaz, hiçbir iş yapmaz ve yıkanmazlar. Karailer olarak adlandırılan bir grup Yahudi, Yahudilerin Müslüman idaresi altına girmeden hemen önce 700 yılının başında Babil’de ortaya çıkmıştır. Karailer rabbilerin otoritesini reddeder ve sadece Pentatök üzerine vurgu yaparak sözlü Tevrat’a ittiba etmez. 1100’lü yıllarda İspanya’daki Yahudilerin rabbinik geleneği farklı felsefi ve politik bağlamlar içinde yeniden canlandırmasıyla Karailerin etkisi azalmıştır. Ancak Karailer günümüze kadar varlıklarını sürdürmüşlerdir.
Hasidizm
İsrael ben Eliezar ve takipçileri tarafından kurulan bir Yahudi akımıdır. 17. asırda vuku bulan Cossack katliamı Yahudiler arasında büyük korku ve tedirginlik yaratmıştı. İsrael ben Eliezar, Yahudi toplumu arasındaki yozlaşma ve ruhsal depresyona karşı iman ve dindarlığı yaymak amacıyla Ukrayna ve Polonya Yahudileri arasında yıllarca çalıştı. Bu sırada geleceğe bakmaktan ziyade günlük hayatta Tanrı’nın varlığını ve duanın değerini vurguladı. Taraftarları ise cezbe içinde ilahiler söylemeyi ve dans etmeyi adet edindiler. Hareketin lideri kendilerini “mükemmel dindar” anlamına gelen Zaddik olarak nitelediler. Hasidizm Avrupa’da hızla yayılarak 19. asrın ortalarında Doğu Avrupa Yahudilerinin neredeyse yarısını içerecek kadar ilgi görmüştür. Ancak modernizmin etkisinin artmasıyla Hasidizm hareketi zayıflamaya başladı.
Kabalacılık
Kabala Yahudi mistisizminin genel adını ifade etmektedir. Kitab-ı Mukaddes’in gizemli yorumlarına dayalı olan Kabala kültünün Filistin’de başladığı düşünülmektedir. Ancak Kabalacılık 6. asırdan itibaren Babil bölgesinde gelişmiştir. Kabalacılık kültünün gelişimi sırasında iki önemli metin ortaya çıkmıştır. Bunlardan ilki, ulûhiyetin boyutlarını veren şiur Komah ya da İlahi Yüceliğin Ölçüleri’dir. Diğeri ise sayı ve harflerin yaratıcı gücünü tartışan Sefer Yesirah ya da Yaratılış Kitabı’dır. Sonraki dönemlerde Kabala kültü batı Avrupa’da Yahudi diasporası arasında yayılmıştır. 13.asırda Yudah, Almanya’da Sefer Hasidim’i yazmıştır. Ayrıca İspanya’da Moses de Leon, daha sonraları Yahudi mistisizminin temel kitabı hâline gelecek olan Zohar’ı derlemiştir. Kabala kültüne dayalı sistemi ifade eden Kabalacılık’ta Tanrı’dan En Sof (sınırsız) olarak bahsedilir. 1100’lü yıllarda Kabalizm Yahudilik içindeki mistik kökenlere dayalı olarak ortaya çıkmıştır. Kabalacılık Talmud’a sıkı bir bağlılığı gerektirmekle birlikte bu metnin rabbilerin yorumlarının ötesinde içerdiği gizli mistik telkinlerin keşfini hedeflemiştir. Kabalizm, Yahudilerin Avrupa’da baskı altına girmeleri ve bu baskılardan kurtulmaları döneminde Yahudiliği canlandırıcı bir etki sağlamakla birlikte ezoterik ve gizli öğretileri nedeniyle Talmud otoritelerince şüpheyle karşılanmıştır
Sabataycılık
Yahudilik tarihinde ortaya çıkan Sabataycılık akımının kurucusu, 17. asırda yaşamış olan Yahudi mistiği ve Mesih olduğu iddiasında bulunan Sabatay Zvi’dir. İzmir’de doğmuş olan Sabatay, Zohar üzerinde çalışmış ve 1648 yılında kendisinin Yahudiler tarafından beklenen Mesih olduğunu iddia etmiştir. Bu iddiası nedeniyle Mısır’a sürgün edilen Sabatay burada kendisine bazı zengin taraftarlar edinmiş ve Gaza ile Selanik’te Mesih olduğunu açıkça ilan etmiştir. Sabatay’ın bu iddiasına Doğu Avrupa’daki pek çok Yahudi inanmıştır. Ancak Sabatay’ın faaliyetlerinin zararlı hâle gelmesi üzerine Osmanlı yönetimi Sabatay’ı yakalayarak idam cezasına çarptırmıştır. Ancak Sabatay Müslüman olduğunu ifade ederek Mehmet Efendi adını almış ve idamdan kurtulmuştur. Sabatay’ın Müslüman olduğunu ilan etmesi üzerine Yahudi taraftarlarının çoğu Hasidik cemaat arasına karışmıştır. Sabatay’a bağlı diğer bir Yahudi grup ise Sabatay’ın Müslüman görünmesinin onun Mesihliğinin bir safhası olduğunu düşünerek kendileri de Müslüman görünmüşler ama gizlice faaliyetlerini sürdürmüşlerdir. Bu grup tarihte “Dönmeler” olarak adlandırılmaktadır. Mesihçi hareketler tarih boyunca Yahudiliğin özelliği olmuştur. 1500’lü yıllarda Kabalistik düşünce içindeki gelişmeler Mesihçi eğilimleri harekete geçirmiştir. 1600’lü yılların etkin gelişmelerinden birisi de Sabataycı harekettir. Avrupa ve Osmanlı İmparatorluğu içinde Sabatay Zvi’nin vaazları Mesihçi heyecan ve beklentiyi ateşlemiştir. Ancak bu hareket liderinin yakalanması ve Müslüman olduğunu ifade etmesiyle sona ermiştir
Aydınlanma (Haskala)
Aydınlanma’nın bir sonucu olarak Avrupalı ve Amerikalı Yahudiler kendi dinî ve kültürel anlayışlarını yeniden gözden geçirmeye başladılar. Öncelikle Yahudiler için seçenekler sınırlıydı. Yahudiler Hristiyan olmadıkları sürece pek çok kültürel, mesleki ve eğitim kurumlarından dışlanmaktaydı. Avrupa’nın politik ve entelektüel görünümündeki değişimlerinden sonra modern Batı toplumu içinde Yahudiler için yeni fırsatlar açılmıştır. Amerikan ve Fransız devrimleri kardeşlik ve eşitliği vaat etmiş, Napolyon’un orduları bütün Avrupa’daki Yahudileri içinde yaşadıkları gettolardan özgürleştirmiştir. Bu özgürleştirmede Yahudiler hukukçu ve öğretmen olabilecekler ve hem oy kullanıp hem de milli parlamentolarda yer alabileceklerdi. Yahudiler “özgürleştirme” sayesinde içinde bulundukları ülkenin milli toplumuyla ve milli çıkarlarıyla yakınlaşma konusunda oldukça umutlanmışlardır. Ancak bu vatandaşlık statüsü ve bu statünün vaatleri geleneksel Yahudi dinî ve kültürel çıkarlarına pahalıya mal olmuştur. Yahudiler modern dünya bağlamı içinde kendi dinî mirasını yeniden değerlendirme girişimi çerçevesinde bu hoşgörüye karşı farklı tarzlarda tavır göstermişlerdir. Bu dönemde bir kısım Yahudiler kadim inanç ve ibadetlerine katı bir bağlılığı sürdürürken özellikle kentlerde yaşayan pek çok Yahudi geleneklerini reddetmiştir
DOÇ. DR. İLYAS TOPSAKAL
Hiç yorum yok