Selçuklu Ailesinin Tarih Sahnesine Çıkışı
Oğuzlar, X. yüzyılda Sır–Derya (Seyhun) ile Hazar Denizi'nin doğusu ve Aral Gölü arasındaki bölgede yaşıyorlardı. Bu sırada Oğuzlar, Üç–ok ve Boz–ok diye iki kol halinde teşkilatlanmıştı.1 24 Oğuz boyu bulunmaktadır. Selçuklular bu yirmi dört Oğuz kabilesinden Üç–ok kolunun Kınık boyuna mensupturlar.2 Kınık boyu da Oğuzlar arasında Sır–Derya suyunun ağzına yakın bir yerde oturmakta idi.
X. yüzyılın başında Oğuz devletini ''Yabgu'' unvanı taşıyan bir hükümdar idare etmekteydi. Selçuklu ailesinin atası olan Temir–Yalığ (Demir yaylı) lakaplı Dukak, bu Oğuz devletinde bir askerî ve siyasî mevkie sahipti.3
Bir müddet sonra Dukak’ın ölümünün ardından, oğlu Selçuk, üstün özellikleri ile dikkati çekmiş ve Yabgu tarafından genç yaşta ''Sü–başı / Sübaşı'' (Ordu kumandanı) tayin edilmişti.4 Yabgu, gün geçtikçe devlet içinde nüfuzu artan Selçuk'u kıskanıyordu. Bunda Yabgu'nun Hatunu'nun tahriki de rol oynamıştı. Selçuk ise öldürülmekten korkarak kabilesi, yakın adamları ve sürüleri ile bulundukları Yengi–Kent bölgesinden ayrılmış, İslâm ülkeleriyle, Türk ülkelerinin birleştiği bir uc (suğûr) şehri olan Cend havalisine gelmişti5 (tahminen X. yüzyılın son çeyreği (h.350/ m.961). Ancak araştırmalarda Selçuk'un Cend'e gelişinin Oğuz Yabgu Devleti'nin Kıpçaklar tarafından yıkılması ile ilgili bulunduğu ileri sürüldüğü gibi, bu göçün başlıca sebebinin yer darlığı ve otlak yetersizliğinden olduğu da belirtilmiştir.6
Bu sıralarda İslâm dîni Türk kitleleri arasında süratle yayılmaktaydı. Selçuk, Cend'de yanındakiler ile birlikte Türk inanışlarına yakınlığı ve siyasî geleceğinin parlaklığı dolayısıyla İslâm dinini kabul etti. Bundan sonra Selçuk, Oğuz Yabgusu'nun Cend'deki Müslümanlardan aldığı yıllık verginin ödenmesine “kâfirlere haraç verilmeyeceğini söyleyerek” engel oldu ve vergiyi almaya gelen memurları kovdu. Daha sonra da Yabgu tarafından gönderilen kuvvetlerle çarpıştı. Selçuk bu bölgede kolaylıkla tutundu ve Yabgu'nun hâkimiyetine son vererek Cend'de müstakil bir beylik kurdu. Selçuk Bey bundan sonra “el Melikü’l–Gazi” diye anılmaya başlandı.7 Daha sonra Beylâc ve Beruket şehirlerini de fetheden Selçuk Bey, giriştiği cihâd hareketi sonucunda çeşitli ülkelerden çok sayıda Türk onun emri altına girmek için Cend’e akın etmesiyle daha güçlü hale geldi.
DOÇ. DR. MUHARREM KESİK SELÇUKLULAR TARİHİ
1 Sayısı yirmi dört olan Oğuz boyları şunlardır: Üç-ok: Bayındır, Peçenek (Beçene), Çavuldur, Çepni, Salur (Salgur), Eymür, Ala-yuntlu, Yüreğir (Üregir), İğdir, Büğdüz, Yıva ve Kınık. Boz-ok: Kayı, Bayat, Alka-evli, Kara-evli, Yazır, Döğer, Dodurga, Yaparlı, Avşar, Kızık, Begdili, Karkın. Bk. F. Sümer, “Oğuzlar”,DİA, XXXIII, 325-330.
2 Hüseynî, Ahbârü’d-devleti’s-Selçukiyye, (trc: Necati Lugal), Ankara 1943, s. 2.
3 Hüseynî, Ahbâr, s. 1.
4 L. Rasonyi(“Selçük Adının menşeine Dair”, Belleten, III/10, (1939)s.377-384.), onun ''Selçük'' şeklinde de kaydedilen isminin ''Küçük sel'' manasına geldiğini, Selçuk'un Orta Asya'da Kırgızlar tarafından Muz-(Buz) Tağ denilen Sel-Tağ civarında doğmuş ve adını bu dağdan almış olmasının muhtemel olduğunu ileri sürmüştür. Bundan başka ''Salçuğ'' kelimesinin bazı Türk lehçelerinde ''mücadeleci'' manasında kullanıldığı da belirtilmektedir. Bk. Erdoğan Merçil, Büyük Selçuklu Devleti, İstanbul 2011, s. 2; Abdülkerim Özaydın, “Selçuk Bey”, DİA., XXXVI, 364.
5 Hüseynî, Ahbâr, s.1-2.
6 Merçil, Büyük Selçuklu Devleti, s. 2.
7 Beyhâkî, Tarih, s. 122. Krş. Özaydın, “Selçuk Bey”, s. 365.
X. yüzyılın başında Oğuz devletini ''Yabgu'' unvanı taşıyan bir hükümdar idare etmekteydi. Selçuklu ailesinin atası olan Temir–Yalığ (Demir yaylı) lakaplı Dukak, bu Oğuz devletinde bir askerî ve siyasî mevkie sahipti.3
Bir müddet sonra Dukak’ın ölümünün ardından, oğlu Selçuk, üstün özellikleri ile dikkati çekmiş ve Yabgu tarafından genç yaşta ''Sü–başı / Sübaşı'' (Ordu kumandanı) tayin edilmişti.4 Yabgu, gün geçtikçe devlet içinde nüfuzu artan Selçuk'u kıskanıyordu. Bunda Yabgu'nun Hatunu'nun tahriki de rol oynamıştı. Selçuk ise öldürülmekten korkarak kabilesi, yakın adamları ve sürüleri ile bulundukları Yengi–Kent bölgesinden ayrılmış, İslâm ülkeleriyle, Türk ülkelerinin birleştiği bir uc (suğûr) şehri olan Cend havalisine gelmişti5 (tahminen X. yüzyılın son çeyreği (h.350/ m.961). Ancak araştırmalarda Selçuk'un Cend'e gelişinin Oğuz Yabgu Devleti'nin Kıpçaklar tarafından yıkılması ile ilgili bulunduğu ileri sürüldüğü gibi, bu göçün başlıca sebebinin yer darlığı ve otlak yetersizliğinden olduğu da belirtilmiştir.6
Bu sıralarda İslâm dîni Türk kitleleri arasında süratle yayılmaktaydı. Selçuk, Cend'de yanındakiler ile birlikte Türk inanışlarına yakınlığı ve siyasî geleceğinin parlaklığı dolayısıyla İslâm dinini kabul etti. Bundan sonra Selçuk, Oğuz Yabgusu'nun Cend'deki Müslümanlardan aldığı yıllık verginin ödenmesine “kâfirlere haraç verilmeyeceğini söyleyerek” engel oldu ve vergiyi almaya gelen memurları kovdu. Daha sonra da Yabgu tarafından gönderilen kuvvetlerle çarpıştı. Selçuk bu bölgede kolaylıkla tutundu ve Yabgu'nun hâkimiyetine son vererek Cend'de müstakil bir beylik kurdu. Selçuk Bey bundan sonra “el Melikü’l–Gazi” diye anılmaya başlandı.7 Daha sonra Beylâc ve Beruket şehirlerini de fetheden Selçuk Bey, giriştiği cihâd hareketi sonucunda çeşitli ülkelerden çok sayıda Türk onun emri altına girmek için Cend’e akın etmesiyle daha güçlü hale geldi.
DOÇ. DR. MUHARREM KESİK SELÇUKLULAR TARİHİ
1 Sayısı yirmi dört olan Oğuz boyları şunlardır: Üç-ok: Bayındır, Peçenek (Beçene), Çavuldur, Çepni, Salur (Salgur), Eymür, Ala-yuntlu, Yüreğir (Üregir), İğdir, Büğdüz, Yıva ve Kınık. Boz-ok: Kayı, Bayat, Alka-evli, Kara-evli, Yazır, Döğer, Dodurga, Yaparlı, Avşar, Kızık, Begdili, Karkın. Bk. F. Sümer, “Oğuzlar”,DİA, XXXIII, 325-330.
2 Hüseynî, Ahbârü’d-devleti’s-Selçukiyye, (trc: Necati Lugal), Ankara 1943, s. 2.
3 Hüseynî, Ahbâr, s. 1.
4 L. Rasonyi(“Selçük Adının menşeine Dair”, Belleten, III/10, (1939)s.377-384.), onun ''Selçük'' şeklinde de kaydedilen isminin ''Küçük sel'' manasına geldiğini, Selçuk'un Orta Asya'da Kırgızlar tarafından Muz-(Buz) Tağ denilen Sel-Tağ civarında doğmuş ve adını bu dağdan almış olmasının muhtemel olduğunu ileri sürmüştür. Bundan başka ''Salçuğ'' kelimesinin bazı Türk lehçelerinde ''mücadeleci'' manasında kullanıldığı da belirtilmektedir. Bk. Erdoğan Merçil, Büyük Selçuklu Devleti, İstanbul 2011, s. 2; Abdülkerim Özaydın, “Selçuk Bey”, DİA., XXXVI, 364.
5 Hüseynî, Ahbâr, s.1-2.
6 Merçil, Büyük Selçuklu Devleti, s. 2.
7 Beyhâkî, Tarih, s. 122. Krş. Özaydın, “Selçuk Bey”, s. 365.
Hiç yorum yok